4. Hafta Yazısı | İlk Haber

2008


Evlilik sözü cümle içinde kullanılmaya başlandığı anda bile çoğu insanın aklına bebek geliyor. Hele bir de evlendikten sonra girilen her ortamda bebek konusu açılmaya başladı mı, eğer çok da aceleci değilseniz biraz rahatsız edici olabilir –bizde olduğu gibi-. İçinizden insanların ağzına ağzına vurmak gelse de, kibarca bunun kararının başkalarına kalmadığını belirtmekte fayda var.

Şimdi size biraz biz’den bahsetmek istiyorum…

2008 Kasım ayında evlenip İtalya’ya yerleştikten sonra eşimle harika bir 3 sene geçirdik. Gezmediğimiz şehir üstüne gezmediğimiz ülke kalmadı. Yemek, içmek, gezmek ve alışveriş arasında hep bir eksiklik hissettik ama bizim için çoğalma fikri henüz erkendi. Hakkımızı Türkiye’ye saklamaya karar verdik. Lay lay lom seneler geçti ve Ankara’ya yerleştik. Aman yeni ev, yeni şehir, yeni hayat derken 1.5 sene sonra beklediğimiz haber Mart ayında kapımızı çalmış meğer.

10 Nisan’da artık rutine binmiş kan testimde hamile olduğumu öğrendiğimde afalladığımı hatırlıyorum. Telefondaki hemşire Beta HCG değerimin 52 nokta bilmem kaç olduğunu söylediğimde heaa gene mi olmadı diye sesim düşmüştü. Siz siz olun internete girmeyin. Aman efendim komşu teyzenin eltisinin değeri 250 imiş de, en az 100 küsür olmalıymış da bilmem ne. Ben oracıkta şalterleri indirmeden sağ olsun “yok yook gayet normal bir değer, pozitif yani hamilesiniz” diye bir ses geldi telefonun diğer ucundan. O an ışınlanmanın hala icat edilmediğine bir kez daha saydırdım, saniyeler içinde önce gidip hemşireye sarılıp öpmeli, bir küçük altın iliştirmeliydim. :) Sonra eşimin yanına gitmeli, beraber sarılıp ağlamalı, “vallahi hamileyim yaa” diye sarsalamalıydım onu.

Yine de çok şükür 100 yıl öncesinde yaşamıyoruz. Haberi bir kuşla göndermek veya hamile olduğumu anlamak için 6 ay beklemek zorunda kalmadım. Hemen eşimi aradım ama maalesef yerinde yoktu. Yaprak gibi titrediğimi ve ağladığımı hatırlıyorum. İlk olarak kuzenim Merve’ye verdim haberi. O da dahil olmak üzere ağlayarak aradığım herkes “üzülme bir dahaki aya” sözlerini hazırlamıştı belli ki. “Merveeee ay hamileyiiiim hüüü” diye çığlıklar atarken o da bağırıp “anneeee hamileymiiiş” dedi teyzeme, sonra “anneni aradın mı” dedi ve suratıma kapattı!?! Hevesi kursağında kalmak değil, hevesini kursağına sokmak ardından bir top çorap tıkıştırmaktı bu. Kendisine burdan selamlarımı gönderiyorum. :)

O anın şaşkınlığıyla annemin hakkını yediğini düşünmüş olsa da hala aramızda “ilk beni aradın, beni beni bihterini” repliği hala sık sık geçiyor. Telefonu kapatınca tekrar eşimi aradım ama hala yerinde yoktu ve heyecanım boğazımdan fışkırmak üzereydi, annemi aradım. Annem benim gibi evde oturmayan aksine çok yoğun çalışan bir kadın. Acaba telefonunu açabilir mi, acaba konuşabilir mi derken şans benden yanaydı. Yine! Ağlayarak “anneeeiiiüüü” dedim ve haberi verdim. Annemin yanında çalışan kızlar uzak bir yerden “a aaaa” diye tepkilerini belirttiler, artık ne kadar bağırdıysam. Sevincimizi paylaştık ve kapattık. Bir süredir çocuk sahibi olmaya çalıştığımızı bildiği halde annem şoktaydı. 38 beden anneanne mi olur kafasında olduğunu hissediyorum hala bazen. :)

Sonra yine eşimi aradım yine yoktu ve hala titremeye devam ediyordum. Kayınvalidemi aradım. Kendisi anneme göre daha tontiş ve uzun süredir babaanne olmaya hazır hissediyordu kendisini. Beraberce ağladık, bayağı ağladık. Şimdilik, en azından tehlikeli bilinen dönem geçene kadar başka kimseye söylememeye karar verdim. -düzeltme; bu arada arkadaşım Göksu'yu da aramıştım ama unutmuşum, neyse ki "ben niye yokuuum?" diyerek hatırlattı :)-Yaklaşık 3 saat sonra eşimle konuşabildiğimde titremem geçmişti, yanındaki insanlardan dolayı istediği tepkiyi verememişti o da. Keşke akşamı bekleseydim diye düşündüm, heyecanımdan daha hoş bir haber verme organizasyonu yapamamıştım maalesef.

Akşam eve geldiğinde uzun uzun sarıldık, el ele oturup boşluğa baktık gülümseyerek, hayaller kurduk. Her şeye hazırlıklı olma, kendimizi çok kaptırmama fikrini biraz abartmış olmalıyız ki 3.5 ay olana kadar pek fazla konuşmadık bu konuyu, heyecanımızı içimizde tuttuk. Ama 3-3.5 ay geçtiğinde zembereği boşalmış gibi içimizdeki enerjiyi sevinci heyecanı kustuk. O günden beri bizi tutabilene aşk olsun. :)

Maşallah’larınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz efendim :)

Yorum Bırakın

Blogger tarafından desteklenmektedir.
  • #anlatananne | Sut meselesi - Çoğu annenin hiç düşünmüyormuş gibi yaptığı ama gün içinde 1534862 kere düşündüğü, sanki anneden daha çok önemsiyormuş gibi her allahın kulunun sorguladığ...
    8 yıl önce